16 Ekim 2011 Pazar

AŞIKSAN BEKLEMEKTE GÜZELDİR..

İlk buluşma, ilk bakış, ilk öpüş, ilk ayrılık ve barışma.. Ne çok şey sığdırdık bu aşk' a. Ne badireler atlattık. Sonuç mu  '' insan emek harcadığı şeyleri sever ve sevdiği şeyler için emek harcar."  Zamanla daha bir oturuyor sanki. Daha keyifli daha yaşanılası geliyor. Ben' likten çıkıp biz oluyorsun. İlk başta ki acemilikleri yanlış anlaşılmaları atlatıp, tanıdığın için daha akıllıca yaklaşıyorsun. İnsanoğlu güzel olan her şeyi ister, her şeyi bekler..Kaynağı  aşk olandan da çok şey bekler. Aşk zaman ve emek ister, aşk tolerans bekler, aşk saygı bekler, aşk sorumluluk, aşk güven bekler. Aşıksan beklemekde güzeldir.


 O artık bizim muhite yakın  bir yerde çalışıyor. Ve bunu ilk duyduğumdan beri havalardaydım resmen. Daha çok görebilme ihtimalini düşünmek, göremesem de yakın olduğunu bilmek ve bunu hissetmekte güzel. Kahvaltı edeceğiz nereye gitsek diye düşünürken sahile gidelim yürüyelim dedim. Muhakkak sahil kenarında kahvaltı mekanları bulunur diye düşündüm. Bu düşüncede kaldı malesef o güzelim sahilde dogru düzgün bir yer olmaz mı kahvaltı yapacak. Yok abi nerde. Bizim ki sinirli haklı olarak. Uyumadan, uykusuz uykusuz gel üstüne birde açıkmış ol  ve  yer bulamama. Sinirler direk tavan yaptı haklı olarak dile vurdu söyleniyor bozuldum. Yüzümün rengi gitti belli etmemeye çalışıyorum. Ama istesem de istemesemde yansıyordur bir şekilde . Girdigimiz ara sokaktaki bir çorbacıya direk giriş yaptı.  Aha tamam dedim edemicez kahvaltı felan yalan oldu. Olay yemek de degil yanlış anlaşılma olmasın. İlk kez beraber kahvaltı edecektik. Söyledi işkembesini adam aç sonuçta. Beni de düşünüyor hani, sende iç felan ısrarla söylüyor. Yok felan bende ki tablo. Tamam buradan sonra da çay içemeye gideriz diyor.  beni düşünmekten de vazgeçmiyor. Ben gerek yok modunda . Oradan çıkıp onu otobüse bindiriyorum kendimde minibüse binip eve gidiyorum. Sabah heyecanla çıktığım evden sinir olarak eve dönüyorum. Ama sonra düşünüyorumda bazen çok çocuksu davranabiliyoruz. Adam haklı beyler. Uykusuz gel birde üstüne bende dolandırıp gezdireyim birde trip ye. Sonra kıyamıyor sevdicegine bir sonra ki gün yine  çağrıyor kahvaltı için. Ben bu adamı seviyorum yav. 

9 Ekim 2011 Pazar

KADIN OLMAK ZOR ZANAAT..

Kadın olmak ne zordur. Bedenine, evine hatta ülkene bile yabancılaşır kendini oraya ait hissedemeyebilirsin . Zaten doğuş itibariyle 1-0 geriden başlarsın şu dünyaya. Bir bebek doğdugunda bile, kızsa cinsiyeti sağlık olsun yav demezmiyiz. Kiminin kızı kiminin ablası kiminin eşi oluruz.


Herşey bir anda üstüne gelse bile, daralırsın da yine de belli etmessin.O kadar meşgulsündür ki etrafındakileri düşünmekle onları mutlu etmekle, kendinin farkına bile  varamassın çoğu zaman. Bekledigin ise  buna karşın sıcak bir tebessüm birde belli edilesi bir sevgidir. İlk önce kendini ispatlamakla geçer ömür aileden başlayıp sonra sevdigine sonra çevrene. Hormonların bile seni rahat bırakmaz her ay her ay yaşatığı sıkıntıyı siniri yaşamayan bilemez. Yok ergenlikti yok doğum sonrası psikolojiydi, birde işin içine çocuğuna karsı duyduğun psikopatça koruma ve sevme iç güdüsü. Bu çocukla kalmaz kardeşinede sevdiklerine karşıda hissedersin bu durumu. Bitti sanmayın en son aşama menepoz bu hormonlar bizi mafediyor kısacası ömrümüz boyunca peşimizi bırakmıyor. Keşke keşke diyorum bizde erkekler gibi bakabilsek ince ayrıntılara dalmasak, az biraz daha duygusuz olsak ne olurdu sanki. Ya da eş değer yaratılsaydıkta aynı yönden bakabilsekdik daha kolay olmazmıydı. Onlar bizim tefarruatlarımızla, bizde onların yüzeyselligiyle uğraşmaz olurduk. Daha geçinilesi bir hayat yaşardık kısacası.

6 Ekim 2011 Perşembe

ONLAR SADECE KENDİLERİNE DEGİL, GELECEGİMİZ İÇİNDE ÇALIŞIYORLAR..

Onlar dilencilik yapmıyor, hazıra konmuyorlar. Akşama kadar yağmurdu kardı, güneşti demeden kocaman arabalarını sırtına dayayarak sokak sokak geziyorlar. Hangi iş kolay ki demeyin. Kolay iş yok ama siz işinizi yaparken bu kadar dışlayıcı bakışlarla, birde üstüne üslük mikrobik bir ortamda başınıza hangi hastalığın gelecegini bile bilmeden böyle  bir işte çalışmak istermisiniz.? 

Bizim hiç düşünmeden çöpe attığımız kağıt parçalarını ya da degişik atıkları toplayarak, geri dönüşümünü sağlayıp üstünede para alır bu insanlar. Sadece kendilerine degil gelecegimize de çalşırlar. Görürümde annesiyle çıkıp ona yardım eden küçük çocukları içim gider. Yaşıtları oyun oynarken onlar anneleriyle babalarıyla işe gider. Küçük elleriyle oyuncaklarıyla
oynıyacakları zamanda çöpleri karıştırırlar ailesine destek çıkarlar. Hayat bu kadar adaletsiz işte.  Genelde bu işi yapanların büyük kısmı göç yoluyla gelip büyük şehirlerde  tutunmaya çalışanlardır. Geçenlerde  haberlerde mesleki birliklerini kurmak için adım attıklarını izledim. Umarım bir faydası dokunur sözde kalmaz bazı şeyler. Onlarda daha farklı sistemde daha güvenli çalışabilirler. Bakıyorumda Avrupa ülkerinde geri dönüşüme ne kadar önem veriyorlar. Her kapıda kağıt, plastik birde normal çöplerinizi atabileceginiz üç çöp kutusu koyulurken.  Bizde o ayrım sadece merkezi yerlerde bir kaç taneyle sınırlı kalıyor. Sınırlı kaynaklarımızı hiç bitmeyecek gibi sınırsız harcama durumumuz nereye kadar sürecek acaba. Ayrıca geri dönüşebilir atıklarımızı diğer atıklara bulaştırmadan konteynerların yanına bıraksak, hem toplayana kolaylık olsa hemde gelecege ufaktan yatırım yapsak, işin ucundan azda olsa tutsak. Hep hayalimdir bu onurlu insanların hayatını belgesel yapıp aktarmak. Hayat bu süprizlerle dolu belli mi olur belkide olur. Bende bu sayede yakından tanıma sohbet etme fırsatını yakalarım.