6 Ekim 2011 Perşembe

ONLAR SADECE KENDİLERİNE DEGİL, GELECEGİMİZ İÇİNDE ÇALIŞIYORLAR..

Onlar dilencilik yapmıyor, hazıra konmuyorlar. Akşama kadar yağmurdu kardı, güneşti demeden kocaman arabalarını sırtına dayayarak sokak sokak geziyorlar. Hangi iş kolay ki demeyin. Kolay iş yok ama siz işinizi yaparken bu kadar dışlayıcı bakışlarla, birde üstüne üslük mikrobik bir ortamda başınıza hangi hastalığın gelecegini bile bilmeden böyle  bir işte çalışmak istermisiniz.? 

Bizim hiç düşünmeden çöpe attığımız kağıt parçalarını ya da degişik atıkları toplayarak, geri dönüşümünü sağlayıp üstünede para alır bu insanlar. Sadece kendilerine degil gelecegimize de çalşırlar. Görürümde annesiyle çıkıp ona yardım eden küçük çocukları içim gider. Yaşıtları oyun oynarken onlar anneleriyle babalarıyla işe gider. Küçük elleriyle oyuncaklarıyla
oynıyacakları zamanda çöpleri karıştırırlar ailesine destek çıkarlar. Hayat bu kadar adaletsiz işte.  Genelde bu işi yapanların büyük kısmı göç yoluyla gelip büyük şehirlerde  tutunmaya çalışanlardır. Geçenlerde  haberlerde mesleki birliklerini kurmak için adım attıklarını izledim. Umarım bir faydası dokunur sözde kalmaz bazı şeyler. Onlarda daha farklı sistemde daha güvenli çalışabilirler. Bakıyorumda Avrupa ülkerinde geri dönüşüme ne kadar önem veriyorlar. Her kapıda kağıt, plastik birde normal çöplerinizi atabileceginiz üç çöp kutusu koyulurken.  Bizde o ayrım sadece merkezi yerlerde bir kaç taneyle sınırlı kalıyor. Sınırlı kaynaklarımızı hiç bitmeyecek gibi sınırsız harcama durumumuz nereye kadar sürecek acaba. Ayrıca geri dönüşebilir atıklarımızı diğer atıklara bulaştırmadan konteynerların yanına bıraksak, hem toplayana kolaylık olsa hemde gelecege ufaktan yatırım yapsak, işin ucundan azda olsa tutsak. Hep hayalimdir bu onurlu insanların hayatını belgesel yapıp aktarmak. Hayat bu süprizlerle dolu belli mi olur belkide olur. Bende bu sayede yakından tanıma sohbet etme fırsatını yakalarım.

Hiç yorum yok: