18 Eylül 2011 Pazar

HER AYRILIK ZAMANSIZDIR...

   Kaybetmenin zamanı olmazmış. Her kayıp zamansızmış. Kimleri kaybettik kimleri... Bizleri anılarıyla başbaşa bırakıp gittiler. Hiç kaybedeceğimiz fikri aklımıza gelmeden düşünmeden yaşadık , Çok çabuk tükettik herşeyi. Yeri geldi  erteledik bazı şeyleri. Sonralara attık birçok şeyi, sanki bir saniye sonra ne olacağımız  belliymiş gibi. Oysa neler neler yaşayabilirdik. Sevgi konusunda daha cömert olabilirdik. ''seni seviyorum''  derken zorlanmazdık. Ona, bunu hissettirmektirmek için elimizden geleni yapardık. Sonrasında Keşkeler ardına sığınmadan... 

  Ölüm; bir bilinmezligin, gizli terkedişlerin sonsuz bir  yolculuğudur. Epiküros' un deyişiyle ''Ölüm gelecek diye acı çekmek en büyük aptallıktır. Ölüm varken biz yokuz. Biz varken ölüm yoktur. Onunla hiç zaman karşılaşmayacağız.''  Buna dayanarak aslında ölüm kavramı ölenle degilde, arkasındaki kişilere ait bir kavram olduğunu düşünüyorum. Kimi annesini kimi sevdigini kimi dostunu kaybeder. Yaş kaç olursa olsun ölüm acıdır. Yaşlı olması ona dair üzüntünün oluşmamasını engellemez. İnsanların yaşı kaçtı diyerek sorduktan sonra '' aa yaşı varmış'' diyerek normal karşılaması, es geçmesi tuhafıma gitmiştir her zaman. Çünkü sevdiklerin yaşı ne olursa olsun onları kaybetmek acı verir. Onlar yaşlandıkça sevgimiz azalmıyor ki üzüntümüzde azalsın. Sadece bazı şeyleri gördü geçirdi yaşadı diye avutursun kendini. Gidenin ardından gidemezsin. Gittigi zamanda hoşcakal güle güle de diyemezsin. Acı tatlı hatıralarla yaşamını idame ettirirsin. O artık huzura varmıştır. Ne sevdası ne acısı ne hırsı kalmıştır. Ne varsa ona dair herşeyi  geride  kalanlara bırakmıştır.

Ölümler öyle bir şeydir ki; İnsana bazı duyguları hatırlatmada da yardımcı olur aslında. Herşeyin gelip geçici olduğunu, gereksiz takıntılara boşu boşuna girdigini. Kavganın gürültünün kimseye bir faydasının olmadığı. Sevdiklerinle daha çok bir yürek olma istegi ile yüzyüze bıraktırıyor. Ama insanız zamanla bunları yine unutuyoruz malesef. Ölümü hatırlamak belki de yaşamı anlamanın en büyük adımıdır. Hastalık nedeniyle çoğu şeyi unutan ama hiçbir zaman dua etmeyi unutmayan bir anaanneyi kaybettik cuma gecesi. Yürekten sevgisini cömertce dile getiren. Elindekini avucundakini düşünmeden paylaşan. Kiminin Şeker'i , kiminin  Mavişi 'ni sonsuz ebediyete ugurladık. Hep sizde bişey olmasın derdin. çocuklarım yorulmasın,  uzak sizin eviniz derdin. Ölümünde bile çocuklarını düşündün. Hissettin bizde olucağını diye düşünüyorum. Daha bize geleli bir gün olmuştu. Annemin sana aldığı eşofmanları bile giyememiştin. Çok mutlu olmuştun. En çok Yeşilini beğenmiştin. .Birgün sonra o sevdigin yeşil rengini örtü olarak  tabutunun üstüne serdik. Bebek gibiydin yıkadık öptük seni. İnsanın yanında sevdiklerinin olması ne büyük lütufmuş bunu daha iyi anladım. Biz ardından daha çok kenetlendik sevdiklerimizle. Senin beş degil altı kızın varmış. Yengem hayattaykende yolcularken de hep yanında oldu. Sende yanımızda hissettin gördün gibi. Ta ki defnedip giderken seni, öksüz gibi arkamızda bırakıp gittik gibi hissettim. Öbür tarafa yolculuğu çok rahat geçir istedim.  Sevdiklerin uğurlarken yine Sevdiklerin karşılasın istedim. Seni erken bırakıp göçen baban olsun, yirmi yıldır göremedigin eşin , yanımızdan çok erken ayrılan torunun, hep yarım bırakıp gidenler hep sevdiklerin olsun çevrende istedim. Biraz da onlarla hasret gider istedim. Bedenen olmasada her zaman yanımızda olduğunu biliyoruz. Dualarını eksik etme yine bizden. Seni seviyoruz..   17.09.2011

Hiç yorum yok: